İklim değişimi dediğimizde aklınıza ilk ne geliyor. Eskiden buzulların erimesi, deniz suyu seviyelerinin yükselmesi derdik değil mi? Kaçımız buzul gördük acaba? Ya da kaçımızın deniz suyu seviyesi artışından bir ada ülkesindeki evi zarar gördü. Buzulların erimesi ya da deniz suyu seviyelerinin yükselmesi önemsiz bir şey mi?

Tabii ki hayır, tam da iklim değişiminin verdiği zararın temelinde yer alıyor. Ama bulunduğumuz coğrafyanın da aslında bir buzul erimesinden farksız bir şekilde iklim değişiminden etkilendiğini yaşadığımız kuraklıklar, karsız geçen kışlar ve afet seviyesindeki yağışlar, metal yüzeylere bile zarar veren dolu yağışları ile daha fazla anladık ve hissettik. Aslında yaşadıklarımız yalnızca bizim coğrafyamıza da özel değildi.

İklim değişiminin küresel ölçekte, bütün dünyada en önemli etkilerinden birisi de aşırı hava olaylarının sıklığı ve şiddetinin artması. Hep söylenir ya “zarar veren, doğal afetler değil, insanın kendisidir” diye. İşte bu söz, bu noktada daha da bir anlam kazanıyor. Zaten depremin insana zararı koca koca binaların yıkılması ile olmuyor mu? Ya da sel ve taşkınlar altyapı sisteminin yetersizliğinden, ya da suyun akacağı yatağın üzerine oturmamızdan kaynaklanmıyor mu? Beton döktüğümüz, asfaltladığımız her yerde zeminin geçirgenliğini de azaltıyoruz ve sonuç olarak sele zemin hazırlıyoruz. İşte daha da çoğaltabileceğimiz bu örneklerin verdiği zarara, iklim değişimi eklenince zarar çarpan şeklinde büyüyüp yıkıcı hal alıyor. Bir bakıma sorunun kaynağına inerek onu daha da vurucu hale getiriyoruz. İklim değişimi deyince anlatacak o kadar çok şey var ki, bırakırsanız durmam yani, sıkılırsanız “iki dakika sus Bünyamin” diyebilirsiniz 😄.

Şimdi her ay sizlerle okyanusların dibinden atmosferin tepesine kadar her alandaki sıra dışılıklardan konuşacağız. Bu ilk ayda biraz rakamlara (cebimizi etkileyen rakamlar) bakalım, gelecek aylarda doğaya dalarız dedim. Ne dedik, “ekstrem hava olaylarının şiddeti ve sıklığı artıyor”. Eş zamanlı olarak doğal afetlerin neden olduğu ekonomik kayıplar da önemli ölçüde artıyor. Bunun da tahmin edeceğiniz gibi özellikle sigorta ve sigortacılık sektörü için önemli sonuçları olacak tabi, hatta oluyor. Sonuçlar dediğimiz maddi kayıplar tabii. Bu sonuçları en aza indirmek nasıl mümkün? İklim değişiminin önüne geçecek insani yaşantıya dönmekte direniyor ve değişimin sonuçları karşımızca afetlerle çıkıyorsa geriye aşırı hava olaylarını iyi tahmin etmek kalıyor ki tedbirlerle zararı en aza indirebilelim. Yani kriz oluşmasını istemiyorsak risk yönetimini yapmak, risk yönetimi için de iklim değişimi verilerini hesaba katmak gerekiyor. Öte yandan iklim değişimi hepimizin sigorta ihtiyacını artırırken, sigorta sektörü için de bu ihtiyaçlara yeni çözümler bulması ve sektörün büyümesi anlamına geliyor.

Özellikle son yıllarda doğal afetlerin getirdiği kayıplar önemli ölçüde arttı ve dünya çapında sigorta endüstrisine birtakım zorluklar getirdi. Örneklere bakalım, çok değil 12-13 yıl öncesinden bugüne taşıyalım; 2005’te ABD’yi ve yakınındaki ülkeleri vuran Katrina, Wilma ve Dennis kasırgaları, yaklaşık 174 MİLYAR DOLAR’lık ekonomik kayba neden olmuştu. Ve bunun 66 milyar doları sigorta kapsamında olan kayıptı. Sırf Katrina kasırgasının bile 45 milyar dolar zararı olduğu tahmin ediliyor. Bu arada dünyanın bir ucunda meydana gelen olaylar oraya aitmiş hissi veriyor insana ama bize de geleceğim ve zaten yaşadıklarımızdan o çıkarımı birçoğumuz yapıyordur herhâlde.

Avrupa’da yaşanan hava olaylarının da yaşattığı büyük kayıplar var. Örneğin 2002 yılında Almanya’da gerçekleşen sel yaklaşık 9.2 milyar Euro kayba sebep oldu. Toplamda, Ağustos 2002’de Avrupa’da gerçekleşen seller, 3.2 milyar doları sigorta kapsamında olmak üzere yaklaşık 15 milyar dolarlık ekonomik zarara neden oldu. İngiltere, 2007 yazında ekstrem yağış yüzünden 2 büyük sel olayı yaşadı. Zamanı hızlandırdık, sizi örneklerle yormayacağım, 10 yıl atladık, 2017 Kasırga sezonu baya aksiyonlu geçti. Irma, Harvey, Jose, Maria hatırlarsınız. Hele Irma!!! İrma tektonik hareketler gibi haritayı değiştirdi. İrma Kasırgası Florida’ya epey pahalıya patladı. Florida, narenciyede, özellikle portakal üretiminde dünyada ikinci. Ama Irma yüzünden ürünlerinde %20 kayıp yaşadı ve bir ağacın tekrar yetişmesi zaman alacağı için, aslında bu zarar birkaç yıllık bir hasar. Öte yandan, adaların dış dünyayla en önemli bağlantısı olan limanlar, havaalanları gibi yapılar bu tür olaylarla zarar görüyor. Bu da ekonomisinin büyük kısmını turizmin oluşturduğu adaları başka bir yönden vurmuş oldu. Yani zarar kasırgaların anlık vurmasının ötesinde adeta bir zarar sürecini arkasından tetikledi. Harvey ve Irma’nın toplam sigortalı hasar maliyeti ise 50-70 milyar dolar arasında. Çok yakınımızdan da bir örnek, hatta bir de yakın zamandan 2017 Temmuz’da İstanbul’da meydana gelen sel ve doluda 168 milyon liralık 22 bin adet hasar ihbarı olmuştu. Yine aynı yıl gerçekleşen deprem ve sel olayı ile birlikte toplam sigorta maliyeti 300 milyon lirayı bulmuştu. Bütün bu ekonomik kayıpların kapsamı, aslında modern toplumların iklimde yaşanan aşırı değişimlere ne kadar hassas olduğunu, sigortalanma ve sigortacılık sektörü için bilginin (tahminin) her türlü zararı en aza indirmek için ne kadar önemli olduğunu vurgulamış oluyor. Bu arada gerçekleşen zarar rakamları ile sigortalı hasar maliyetleri arasındaki farkı görüyorsunuz değil mi? Yalnızca bu rakamlar; sigorta ihtiyacı ve sigortacılık sektörü ile iklim değişimi arasındaki makasın halen çok açık olduğunu net olarak ortaya koyuyor.

IPCC (Hükümetlerarası Iklim Değişikliği Paneli), iklim değişiminin sıra dışı hava olalarının şiddetini ve sıklığını artıracağını tahmin ediyor. Sıra dışı yağışlar, tropikal siklonlar ve belirli bölgelerde ısı dalgalarında artışlara yol açacağını öngörüyor. İşte tam burada bize geliyoruz, “ISI DALGALARI “. Bizdeki sel oluşturan, içinde dolu ihtiva eden ağır sağanaklar bu ısı dalgalarının artışı ile orantılı. Avrupa Çevre Ajansı son 20 yıl içinde Akdeniz’deki deniz suyu sıcaklıklarına dikkat çekiyor. Deniz suyu sıcaklıklarının artışı ısı dalgaları, ısı dalgaları da dolu da ihtiva eden sıra dışı hava olaylarını artırıyor. Günlük gördüğümüz şimşek ve fırtına gibi diğer küçük çaplı hava olayları üzerindeki etkileri ise henüz belirsiz. Küresel ısınmanın sıra dışı hava koşullarına karşı hassasiyeti artırma potansiyeli, sigorta sektörünün de potansiyelini artırıyor.

Uzun lafın kısası iklim değişimi hayatımızda maddi manevi riskleri artırıyor. Sigorta yaygınlığı henüz bu değişimin büyüklüğünü yakalamış değil. Ve iklim değişimi bu makası açma noktasında hepimizin ortak desteği ile hızla ilerliyor. Gelecek ay yine buluşalım, olur mu?