Arama:

Direksiyon başına geçmek için psikolojik olarak kendinizi hazırlayın

Keşke her şey babanın arabasını alıp, arkadaşlarınla birlikte müzik dinleyerek boş sokaklarda birkaç tur attığınız günlerdeki gibi kalsaydı. Tek problemin, balkonda seni bekleyen babanı yatıştırmak olsaydı. Maalesef zaman hızla geçiyor, roller değişiyor ve insan kendini arabalarını kaçıran çocuklarını balkonda beklerken buluyor. Bu değişim sana çok mu hızlı geldi? Hadi öyleyse yavaştan başlayalım ve önce ilk arabanı aldığın o mutlu ana gidelim.

İlk arabanı aldın, peki omuzlarındaki bu tuhaf his de neyin nesi?

İlk arabanı aldın. Heyecanla direksiyon başına oturdun. Fakat o da nesi? Yola koyulacağın an daha önce hiç hissetmediğin bir şey omuzlarında beliriveriyor. Direksiyon başındayken tetikte ve dikkatli olmak tabii ki çok önemli. Ama bu his onlara hiç de benzemiyor. Aslında o hissi çok iyi tanıyorsun: O, kendimizi psikolojik olarak hazırlamadığımız durumlarda bizi ele geçiriveren kaygıdan başkası değil!

Ben iyiyim de çevreye güvenmiyorum, acaba kaza yapar mıyım? Gece yarısı dağ başında kalır mıyım? Kar yağıyor, kayar mıyım? Lastiğim patlar, geç kalır mıyım? Camımı kırarlarsa yaptıramaz, soğuk alır mıyım? Arabamı çalmasınlar diye pencere önünde yatar mıyım? Kaygının temelinde işte bu sorular, bu kaygı verici sorular için de çok basit bir cevap var: Kasko yaptırmak!

Kasko fiyatları belimi büker mi?

Kasko bedeli çoğu kullanıcıyı korkutan bir nokta olsa da aracına kasko yaptırmak seni, aracını ve bütçeni yormaz, aksine düşündüğünden çok daha fazla korur. Çünkü sen ne kadar dikkatli ve iyi bir sürücü olursan ol, özellikle büyük şehirlerde yaşıyorsan, hızın, telaşın ve karmaşanın göbeğinde araç kullanmak zorunda kalırsın. Bu ortamda başka bir sürücünün minicik bir dikkatsizliği domino etkisi yaratarak sana zarar verebilir. “Kusurlu ben değilim” diye düşünsen de aracının tamiri ve tamir için ayırdığın bütçenin sana dönüşü çok uzun süre alabilir. Kusurun sende olduğu durumlarda ise hem kendinin hem de karşındaki kişinin hasar maliyetlerini kolaylıkla karşılar, olası tatsızlıkların hiçbirini yaşamazsın.

Arabanı sev, kaskonu yaptır, kendini koru!

Kasko yaptırmanın, bu yıpratıcı süreçlerden korunmanın dışında kuşkusuz birçok faydasını daha yaşayacaksın. Aracını güvenilir park yerleri olmayan bir sokakta gönül rahatlığı ile bırakabilmenin keyfini çıkaracak, gece “Arabama bir şey oldu mu?” diye diken üstünde uyumayacaksın. Arabanı arkadaşına ödünç verdiğinde yollarını gözlemeyecek, yangın, sel, fırtına gibi doğal afetlerde aracının başına gelebilecek her türlü olumsuzluğa karşı hazırlıklı olacaksın.

Onlar yanlış biliyor: Kasko hesaplama bir tık uzağında!

Kasko hesaplamanın uzun ve zorlu bir aşama olduğunu, doğru sigorta şirketini bulamayacağını söyleyenlerin seni korkutmasına izin verme! Onlar henüz UniKasko ile tanışmamış, aracına geleneksel sigorta şirketlerinde kasko yaptırmış, hepsi bu!

Aracına kasko yaptırmanın yeni nesil çözümü UniKasko ile kasko sorgulama sana bir internet sitesi kadar yakın! https://www.unicosigorta.com.tr/unikasko adresinde dilediğin zaman başlayıp dilediğin zaman iptal edebileceğin, kullandıkça ödeyeceğin kasko bedelin birkaç tıkla hesaplanıveriyor.

Riskleri paylaşmak için UniKasko yanında!

Evet yolun başındasın! Arabanla hem çok güzel zaman geçirip, unutulmaz anılar biriktireceksin hem de istemediğin riskler alıp, bazen bu risklerin sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaksın. Bu riskleri paylaşmak için güvenilir bir yol arkadaşı aradığında ise seni bekleyen yeni nesil kasko ile hem aylık ödeme yapacaksın hem de UniKasko ile istediğin teminatları kaskona dahil ederek ihtiyacın olmayan teminat yüklerini ödemeyeceksin. Hadi şimdi sen de UniKasko’ya gel, sana en uygun teklifi al, arabayı kullanırken omuzlarına hissettiğin kaygıyı yavaşça yere bırak!

Arabınızdaki Konforunuzu Arttıracak Oto Aksesuarları

Otomobilinizde de rahat etmek hakkınız! Sürüş sırasında trafiğe daha fazla dikkatinizi vermenizi sağlayacak ve araç içindeki konforunuzu arttıracak bazı aksesuarlar sizin için sürüş deneyimlerinizi daha keyifli hale getirebilir.

Her mesafe “2 dakikalık yer” değildir; bazıları uzun olur. Ya da sıkışık bir trafikteyken hangi mesafe iki dakikada alınabilir ki? Öyle ya da böyle, herhangi bir nedene bağlı olarak aracınızın içinde uzun süre geçirecekseniz biraz konfor herkes için şart.

Güvenli Bir Sürüş Deneyimi Edinin

Her zaman ulaşılabilir olmak, özellikle de yolculuk yaparken, oldukça önemli. Cep telefonları da bu konuda işlevsel bir yer kaplıyorlar. Ama sürüş esnasında çalan bir cep telefonunu elinize alıp konuşmak trafik kuralları açısından uygun olmadığı gibi direksiyon hakimiyetinizi de kaybettirebilir. Fakat mıknatıslı telefon tutucular, artık bu problemi ortadan kaldırmış durumda. Aracınıza sabitleyeceğiniz telefon tutucu sayesinde aramalarınız sırasında telefonunuzu hem elinize almak zorunda kalmaz hem de navigasyon olarak rahatça kullanabilirsiniz.
Eh, tabii, “aramalar” demişken… Yapacağınız görüşmeler için en fazla kolaylık sağlayan aksesuarlardan biri de Bluetooth kulaklık. Sadece tek tuşla gelen aramayı cevaplayabilir ya da sonlandırabilirsiniz. Üstelik bu sayede, eğer araçta başka biri varsa telefon görüşmelerinize kulak misafiri olmalarını önleyebilirsiniz.

Yol sürüşü yapan araç sahiplerinin olmazsa olmazı, bir diğer araç aksesuarı olan şarj aletlerini de hatırlatmakta fayda var. Gerek aramalar gerekse navigasyon kullanımı cep telefonunuzun şarjını tüketecektir. Yolda şarjınız bittiği için telefonun kapanmasına engel olan araç şarj cihazını, USB kablo vasıtasıyla çakmak gözüne taktığınızda telefonunuzu şarj edebilirsiniz. Üstelik şarj cihazı için voltran oluştaracak nitelikte olan bir diğer aksesuar olan çakmak çıkış çoklayıcı sayesinde aynı anda birden fazla telefonu şarj etmeniz de mümkün.

Sıcak Yaz Günlerine Meydan Okuyun

Özellikle uzun yolculuklarda bir ihtiyaç da içecekler. Özellikle yazın yaptığınız yolculuklarda sürüş esnasında bir şeyler içme ihtiyacınız artar. Buz gibi suyu lıkır lıkır içtikten sonra şişeyi ya da bardağı yanınızdaki koltuğa bırakmak yerine bardaklıklı kolçak edinmek sizin için daha rahat olacaktır.

Yaz aylarında özellikle araçların içi daha da sıcak oluyor. Her zaman gölgede bir park alanı bulmak mümkün değil. Güneş altında kaldığınızı düşünelim. Arabaya bindiğiniz anda direksiyona dokunmak neredeyse mümkün değil. Fakat, güneşlik olarak bilinen oto aksesuarınız varsa, bu sizin için sorun değil. Ön cama yerleştireceğiniz güneşlik sayesinde arabanız güneşte kalsa bile ışığın aracın içiyle temasını keser. Çoğunlukla ön cam için olanlar kullanılsa bile yan camlar ve arka cam için de güneşlik mevcut. Hem arabanızın içi ısınmaz hem de koltuk kaplamalarının rengi solmaz.

Temizlik Kadar Güvenlik de Şart

Eh, hazır koltukların renginin solmasını önlemişken taban döşemelerinin yıpranmasını, toza çamura bulanmasını da önlemek isterseniz oto paspasları tam da sizin ihtiyacınıza uygun. Bu aksesuarlar sayesinde artık taban döşemelerinize doğrudan ayak basılmayacağı için yıpranma ya da kir sizin için sorun olmaktan çıkar. Ve ince bir nüans olan koku! Kapıyı açıp koltuğunuza geçtiğiniz anda burnunuza dolacak mis gibi bir koku istiyorsanız, araç kokuları aracınızın içinde hoş bir atmosfer yaratmak için gözünüz gibi baktığınız otomobilinizin her zaman güzel kokmasını sağlar.

Aracınızın konforunu sağlayacak bu aksesuarlar sürüş keyfinizi arttıracak tabii; fakat aracınızın konforlu olması kadar garanti altında olması da önemli! Unikasko aracınızın güvenliğiyle ilgili alışılmışın dışında bir kasko teklifi sunmaya hazır! Aracınızın konforlu oluşu kadar garanti altına alınmış olmasını da istiyorsanız, Unico Sigorta’nın her bütçeye uygun kasko fiyatları dikkatinizi çekebilir. Bütçenizi zorlamayan, kredi kartlarınızı esir etmeyen kasko bedeli hakkında bilgi edinmek ve yeni nesil kasko teklifi almak için https://www.unicosigorta.com.tr/unikasko sitemizi hemen ziyaret edebilirsiniz.

 

Bünyamin Sürmeli’den 24 Nisan – 30 Nisan Hava Durumu Tahmini

Keyifli ve yurdun tamamının güneş aldığı bir haftaya başladık. Hava bu hafta sıcak ancak sadece bu hafta minik bir dalgalanma yaşayacağız. Bu minik dalgalanmanın yola açacağı hava olaylarını şöyle yorumlayabiliriz; önümüzdeki yaz için beklenti Temmuz ve Ağustos aylarının mevsim normallerine göre sıcak geçeceğini öngörüyor. Tahminlemelerde normaline en çok fark atacak ülkelerden birinin Türkiye olacağı yönünde. Isınma özellikle Orta ve doğu bölgelerde hissedilecek. Yazın sıcak geçmesi demek minik dalgalanmalar havada karmaşaya sebep olabilir demek ve bu durumda ani sağanaklara yol açabiliyor.
Bu hafta içinde sıcaklıklar tavan yapıyor ve bu ay normallerine göre fark atıyor. Isınma durduğunda yukarıda örneklediğimiz sebeplerden ötürü ani sağanaklara yol açabilir. 1 Mayıs tatilini Pazartesi ile birleştirenler dikkat! Perşembe günü hava ısınmasının durması ile birlikte Cuma günü Marmara hariç ülke genelinde gök gürültülü sağanak yağışlara yakalanabilirler.
Artık bu hafta itibariyle Marmara’da 25’li dereceler, Akdeniz ve Ege’de 30 dereceler görülmeye başladı. Gelecek hafta da ufak dalgalanmalar bizi bekliyor gibi görünüyor.

Gelecek hafta görüşmek üzere.
Keyifli seyirler,

Araçlara Özel Akıllı Takip Sistemi Geliyor

Ulaştırma Bakanlığı, Türkiye’de araç sürücülerinin davranışlarından kaynaklanan trafik kazalarını azaltmak ve trafik aşırı yoğunluğun oluşmasına neden olan sorunları ortadan kaldırmak için akıllı takip sistemlerini devreye almaya hazırlanıyor. Peki nedir bu akıllı takip sistemi ? Yazılımı yerli olan akıllı takip sistemiyle sürücü davranışları araç içinden incelenecek. Araç sürücüsünü; araç mesafesi, trafik ışığı ihlali, aşırı hız, hatalı sollama gibi hatalı durumlarda uyaracak olan sistem aynı zamanda denetimi de sağlayacak. Sürücü davranışlarında hatalı durumlar kayıt altına alınırken elde edilen veriler özel bir veri merkezinde toplanıp, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bildirilecek. Olası bir trafik kazasında, kazaya neden olan durumlar da bu sistem sayesinde anında tespit edilecek. Öncelikli olarak toplu taşıma ve ticari araçlarda uygulamaya alınacak sistem, ardından Türkiye’deki tüm motorlu taşıtlarda devreye alınacak.

Sağlığın Sigortası Gıda Güvenliği

Evlerimizi, araçlarımızı, seyahatlerimizi sigortalıyoruz. Başka? Kendimiz var, kendimizi de sigortalıyoruz. Hayat sigortası ya da sağlık sigortası gibi. Sağlık yönünden baktığımızda aslında en önemli sigorta sağlıklı ve temiz gıdaya ulaşabilmek ve onunla beslenmek değil mi? Besinimiz, suyumuz var diyelim ama kirli veya bir şekilde kullanılamayacak halde, n’apacağız. Dolayısıyla bir gıdamız olacak, iki o gıda sağlıklı ve temiz olacak. İşte iklim değişimi her ikisini de vuruyor. Zira iklim değişimi bazı ülkelerde besin kıtlığına yol açarken, bazı ülkelerde de gıda güvenliğini riske atıyor. İklim değişimi gıda gibi hava ve suya da dokunuyor ama bu birlikteliğimizin konusu gıda, hadi buyurun.

İklim Değişimi

Çağımızın problemi olarak iklimin değişimi; hava kirliliğinden okyanus hayatının etkilenmesine, ekolojik dengenin bozulmasından sel ve kuraklığın aynı anda yaşanmasına, orman yangınlarından salgın hastalıklara kadar birçok devasa problemi karşımıza çıkartıyor. Basit adımlarla anlatırsak, özellikle fosil yakıtların tüketimi ile açığa çıkan karbondioksit atmosferde birikiyor. Karbondioksiti yalnızca biz mi üretiyoruz, atmosferin oluşumunda, doğal yapısında hiç mi karbondioksit yok? Var tabi ama insan faaliyetleri ile havaya normal miktarından daha fazlası yükleniyor. Atmosferde denge güçlü, kendini onarabiliyor ama aynı zamanda hassas, en ufak müdahaleye tahammülü kalmadı, tepki veriyor, esiyor kükrüyor. Bakın buna çok açık bir örnek; atmosferde karbondioksitin yüzdelik oranı kaç biliyor musunuz? Binde 38. Yani biz binde 38’lik miktarın üzerinden yüzde bilmem kaçlık bir değişimle bu kadar ağır afetleri yaşıyoruz. Yani atmosfer çok duygusal bir DEV gibi. Karbondioksit gibi başka sera gazları da birikiyor atmosferde ve dünyayı çepeçevre saran sera etkisini artırıyor. Oluşturmuyor, artırıyor. Zira sera etkisi atmosferin olmazsa olmazı. Bizim olmazsa olmazımız, bu sera etkisi olmasaydı dünya yaklaşık eksi 15 derecelerde kalacaktı. Bu sera etkisi de küresel ısınmaya, dünyanın ortalama sıcaklığının artışına neden oluyor. Buraları hızlı geçeyim isterseniz, tahminim birçoğumuz artık bu konuları öğrendik, biliyoruz. Şimdi sıcaklık artışının farklı bölgelerde, bazen de farklı zamanlarda farklı etkileri oluyor. O etki de başka etkiyi doğuruyor. Adım adım giderek İklim değişimi gıda güvenliğinde risk oluşturuyor. 

Aşırı hava koşulları birçok ülkede besin kıtlığına yol açıyor, ekonomik ve besleyici gıda ulaşımına engel oluyor. Aslında son yirmi yılda 200 milyon insan açlıktan kurtuldu ve çocuklarda kronik yetersiz beslenmenin yaygınlığı yüzde 40’dan yüzde 26’ya düştü. Yani iyi şeyler de olmuyor değil. Ama bu ilerlemelere rağmen, Dünya Bankası’nın verilerine göre, 702 milyon insan hala aşırı yoksulluk içinde yaşıyor ve bu yılki Dünya Gıda Güvenliği Gücü raporuna göre, 793 milyon insan yetersiz besleniyor. Dolayısıyla ilerleme olsa da olmasa da çok büyük sayılardan bahsediyoruz.

İklim değişikliğinin en önemli etkileri arasında gıda güvensizliğinin ve yetersiz beslenmenin artışı var. Peki, bu etkiler nasıl etkiler, tam olarak neden bahsediyoruz?

İki faktörle ön planda; 1- Aşırı hava koşulları  2- Uzun vadeli ve kademeli iklim riskleri.

Kuraklık, sel, fırtınalar gibi aşırı hava koşulları tarımı direkt etkileyen olaylar. Doğrudan mahsulleri tahrip edebiliyor, toprağı, altyapıyı bozuyor veya kullanılamaz hale getiriyor. Bitkilerde hastalıklara yol açabiliyor. Aşırı sıcaklık genetiğini bozabiliyor. Tabi dolayısıyla bütün bunlar geçim kaynaklarını etkiliyor, değiştiriyor. İş, fakirlik seviyesinin yükselmesine kadar gidiyor.

İklim değişiminin başlıca sonuçlarından biri de deniz seviyesinin yükselmesi. Burada daha uzun vadeli bir etkiden bahsedeceğiz. Deniz seviyelerinin giderek yükseliyor olması kıyı bölgelerde ve nehir deltalarındaki insanların geçim kaynaklarını etkiliyor.

Buzul erimesi de yine uzun vadeli problemlerden. Yıllardır ivmeli şekilde artmayı sürdüren buzul erimesi mevcut suyun miktarını ve güvenilirliğini, artı sel ve kuraklık paternlerini değiştirebilecek güce sahip.

İklim değişimi gıda güvenliğini ve beslenmeyi tüm boyutlarıyla etkiliyor. Gıdanın mevcudiyeti, ulaşımı, stabilitesi,insan sağlığı, birçok boyutta karşılaşabiliyoruz kendisiyle. İklim koşullarındaki değişiklikler hali hazırda bazı temel bitkilerin üretimini etkilemiş durumda zaten. Ülkemizde zamansız ve düzensiz yağışlardan dolayı buğday ve arpa üretimi düşüş yaşamıştı örneğin. Üstelik gelecekte bu durumun daha da şiddetlenecek olması yüksek bir ihtimal olarak iklim değişimi tarafından karşımıza konuyor. “Daha yüksek sıcaklıklar” verim üzerinde etkili oluyorken, “yağış tipi ve miktarındaki değişiklikler” de hem ürün kalitesini hem de miktarı etkileyebiliyor. Ürün kalitesi, bitkinin besin içeriği, genetiği, kullanılan tarım ilaçları, bakım uygulamaları, kullanılan su ve o suyun kalitesi, bütün hepsi vücudumuza aldığımız besin değerlerini, organik bileşikleri etkiliyor. Bir de ne var biliyor musunuz? Bitkiler havadan artık daha fazla karbondioksit çekiyor, bu da bitkilerdeki protein oranı düşürüp şeker ve karbonhidrat oranı artırıyor. “Bitkideki proteinden ne olacak?” demiyorsunuzdur umarım, çünkü dünyanın %76’sı, özellikle de dünyanın yoksul bölgeleri günlük proteinlerinin çoğunu bitkilerden alıyor. Dolayısıyla protein azalışı hastalıklara kapı açıyor. Bu hem yerel hem de küresel sorun oluşturuyor. Yani yalnızca büyüme gelişmenin yanında ciddi bir sağlık tehdidi oluşturuyor.

Gıda mevcudiyeti kadar ona ulaşmak da bir o kadar önemli bir konu tabi. Buradaki tehdit unsuru da besin fiyatları. Hava koşulları tarımı zorlaştırdığında bu durum fiyatlara yansıyor. Bu arada sıklaşan bu anormal hava olaylarının öngörülebilirliği de düşüyor. İkim değişiminin en önemli sorunlarından biri de bu, öngörülebilirliğin düşmesi. Bunun sonucunda bireylerin ve devletlerin gıda güvenliği stratejilerinde istikrarı bozularak, gıda mevcudiyetinde dalgalanmalar yaratabiliyor, bu da küresel olarak dünyayı etkiliyor, böylece dolaylı yoldan erişim ve kullanılabilirlik yine azalmış oluyor.

2030 yılına kadar, çok değil, 12-13 yıl sonrasına kadar insan nüfusunun 8,3 milyarı geçeceği tahmin ediliyor, bu da en az % 50 daha fazla yiyecek üretme ihtiyacı demek. Bu nedenle, küresel gıda güvenliğini sağlamak, insanlığın karşı karşıya olduğu en büyük zorluklardan biri şu anda. Böyle yani. Yine buluşalım oldu mu? Merak etmeyin her ay böyle iç karartmam, ara sıra çiçek böcek aşk da deriz, önümüz yaz nihayetinde Önümüz yaz demişken bu gıda meselesinde ilk adıma yemeği azaltmakla başlasak mı acaba, bilmem anlatabildim mi? :))) Sağlıcakla kalın efem…

Otoparkta aracınızın başına bir şey gelirse kimin ne gibi sorumlulukları vardır ?

Kaza bu ne zaman nerede olacağı belli olmaz. Siz güvenli olur diye aracınızı otoparka bırakırsınız döndüğünüzde bir bakarsınız aracınıza birileri çarpmış. İçinizi rahatlatır mı bilemeyiz ama bu tür kazalar sadece sizin başınıza gelmiyor. Araç sahiplerinin en sık karşılaştığı durumlardan biri park halindeki araçlarına çarpılması, hasar verilmesi. Bu durumu acelecilik, acemilik veya yer darlığı ile açıklamak mümkün. Siz nasıl açıklarsanız açıklayın otoparkta bir kazaya karışmanız, akan trafikte bir kazaya karışmanız kadar olası. Otopark sorumlulukları otopark yönetimine, site yönetimine veya otopark görevlisine yüklense de hasar meydana geldikten sonra öncelikli konu aracın tamir edilip bir an evvel kullanılabilir hale gelmesi oluyor. Bu durumda konu mahkemelerden önce sigorta firmalarının devreye girmesini sağlıyor. Kaza yapan taraf siz iseniz hiç trafik sigortanızdan medet ummayın. Kaskonuzu yaptırmadan değil trafiğe çıkmak aracınızı otoparka bile bırakmayın.

Trafik Sigortası Otoparkta Duran Aracın Hasarını Karşılar mı?

Birçok araç sahibi trafik dışında kalan alanlarda meydana gelen kazalarda ne yapması gerektiğini bilmez. Halbuki hasar anında ne yapmanız gerektiğini bilmek hasarın daha hızlı karşılanmasını sağlar. Mesela trafiğe kapalı alanda meydana gelen kazalarda oluşan hasar Zorunlu Trafik sigortanız tarafından karşılanmaz. Bu nedenle böyle bir beklenti içine girmeyin. Trafiğe kapalı alanlarda yaşanan kazalarda hasar ödemesi alabilmek için ilk adım mutlaka kasko sigortası yaptırmak. Araç kasko sigortası sizi çok sayıda tatsız durumdan kurtarabilir.

Trafik dışı bir alan olan otoparkta meydana gelen böylesi kazalarda ne yapmak gerekir? Hasar anında kaza tespit tutanağının doğru bir şekilde tutulması zararın kasko üzerinden karşılanabilmesi için gerçekten önemli. Aracınızın kaskolu olduğu kabul edersek, hasar veren kişi olay yerindeyse karşılıklı olarak kaza tespit tutanağı imzalayabilirsiniz. Aracnıza zarar veren kişinin kim olduğunu tespit edemediyseniz en yakın polis karokoluna gitmeniz gerekir. Sonra gelsin kamera kayıt incelemeleri, ifade işlemleri… Genelde otoparkların kameralarla kayıt altına alındığını düşünürsek bu süreç sizi pek yormayabilir.

Kasko sigortası yaptırmış olmanın yanı sıra bu tarz durumları öngörerek kasko paketinizi seçmeniz de önemli. Sonuçta siz de park halindeki bir araca çarpabilir, otoparkta manevra yapayım derken bir aracı boydan boya çizebilirsiniz. Türkiye Sigorta Birliği tarafından hayata geçirilen uygulama ile kasko paketleri bir standart altında toplandı. Artık farklı farklı isimler altında satışa sunulan kasko paketleri yok. Sigorta firmaları dar kasko, kasko, genişletilmiş kasko ve tam kasko olmak üzere 4 farklı sigorta ürününü sigortalılara sunuyor. Paketlerin ismi aynı olsa da kapsadıkları hizmetler firmadan firmaya farklılık gösteriyor. Eğer otoparka emanet ettiğiniz veya park ettiğiniz aracınızın giriş – çıkış ve manevraları esnasında çarpma ve çarpılma sonucu meydana gelebilecek maddi zararları teminat altına almak istiyorsanız ek teminatlara dikkatlice bakmanızı öneririz. Elbette Kasko fiyatları almak istediğiniz hizmete ve ek hizmetlere göre değişiklik gösteriyor. Uygun fiyata ve doğru kapsamda bir kasko paketi belirlemek için firmaların internet sitelerine göz atmanız önemli. En uygun kasko fiyatı için ise birden fazla firmanın internet sitesinde teklif formu doldurma zahmetine girmeniz gerekiyor.

En yenilikçi anlayışa sahip sigorta şirketlerinden Unico Sigorta da bu paketleri sunan firmalardan biri. Kaskoya yeni bir bakış açısı getiren UniKasko’da her ihtiyaca göre düşünülmüş teminatları kolayca görebilir, kasko fiyat teklifi al butonunu tıklayarak kasko bedeli fiyat teklifinizi alabilirsiniz. En yeni kasko Unikasko’yu Unico Sigorta sitesinden inceleyerek, ihtiyacınıza uygun paketi belirleyebilir, dilediğiniz teminatları paketinize ekleyebilirsiniz. Unikasko’da kasko bedeli aylık olarak ödenir, böylece kredi kartınızın limiti bloke edilmez. Kasko teklifi alarak araç sigortanızı ertelemeden yaptırabilirsiniz.

 

Bünyamin Sürmeli’den 17 Nisan – 23 Nisan Hava Durumu Yorumu

Bu hafta iç bölgelerde sıcaklık hafta başında 27-28 dereceleri görecek. Haftanın ikinci yarısında ise neredeyse 10 dereceye yakın bir soğumayla birlikte Doğu Karadeniz, Doğu Anadolu’nun Kuzeyi, İç Anadolu Doğusunda gök gürültülü sağanak yağış bekliyoruz. Yağış Cuma günü de bu bölgelerde devam edecek gibi görünüyor.
Marmara’da ise Cuma günü 5-6 derecelik bir soğuma ile birlikte yağış gelecek ancak uzun sürmeyecek. Pazar günü Marmara bölgesinde hava tekrar ısınacak.
Ancak gelecek hafta için haberler güzel, ayın 22-23’ünden itibaren ay sonuna kadar yurdun büyük bir kısmında hava stabil olacak ve beklediğimiz bahar havalarına kavuşacağız. Yağış bu aralıkta neredeyse yok sadece Doğu Karadeniz ve Batı Akdeniz gelecek hafta ara ara yağış görebilir, bunu gelecek haftanın hava yorumunda daha detaylı inceleriz.
Gelecek hafta görüşmek üzere.

Zihinlerimizde Yer Etmiş En İyi Araba Filmleri

Her otomobil tutkunu, içinde uzun uzadıya araba sahnesi geçen filmleri ya da doğrudan araba odaklı filmleri heyecanla izler. Hatta öyle filmler vardır ki arabalarla ilgisi olmayanları bile otomobil meraklısına çevirebilir. Dünden bugüne çekilen yüzlerce film arasından öne çıkıp zihinlerimizde yer etmiş en iyi araba filmleri de işte böyle yapımlardır. Dilerseniz gelin bu filmlerden bazılarına birlikte bakalım.

1. The Car

Araba filmleri sersine The Car ile başlamak en iyi seçenekti, biz de öyle yaptık. Aksiyon, korku, gerilim türündeki 1977 yapımı film, şık ve siyah renkli bir otomobilin, Utah’taki küçük bir kasabada terör estirmeye başlamıştır. Saf kötülüğün ele geçirdiği otomobili durdurmayı başaracak tek kişi ise şeriften başkası değildir. 84 milyon dolarlık bütçeyle çekilen yapımda “The Car” esasında 1971 model, Lincoln Continental Mark III’tü.

2. The Transporter

Aksiyon, suç, gerilim türündeki 2002 yapımı filmin başrolünde, Frank Martin rolüyle Jason Statham var. Frank, filme de adını veren “taşıyıcılık” işini yapıyor ve geçimini böyle sürdürüyor. Ancak taşıması gereken bir paket, hayatını baştan aşağı değiştiriyor. 21 milyon dolarlık bütçeyle hazırlanan filmde Statham’ın kullandığı otomobil, filme özel üretilen manuel vitesli BMW 850CSi E31’di.

3. Gone in 60 Seconds

Yine aksiyon, suç, gerilim türündeki 2000 yapımı filmin konusu, emekli bir araba hırsızının sektöre geri dönmesi ve kardeşini kurtarmak için ekibiyle birlikte bir gecede 50 tane aracı çalmaya çalışmasını ele alıyor. Nicolas Cage ve Angelina Jolie’nin başrollerini paylaştığı film 90 milyon dolarlık bütçeyle hazırlanmış. Çalınan 50 aracı takma isimleriyle birlikte sıralamak isterdik ama aralarından birini söylesek sanırım yeterli olur: 1950 model Mercury Custom.

4. Mad Max: Fury Road

Rotayı aksiyonla birlikte bilim kurguya çevirelim ve 2015 yapımı filmin konusundan kısaca bahsedelim. Acı dolu geçmişinden bir an olsun uzaklaşamayan Mad Max, yaşadıkları yerin yöneticisi olan Immortan Joe’dan kaçan Furiosa ve takipçilerinin arasına katılır, zorlu mücadele böylece başlar. Filmde özel yapım çok sayıda araç vardı, bunlardan biri de Joe’nunkiydi. Gigahorse isimli araç, ilintilenmiş iki adet Chevrolet 502 V8 motoruyla hazırlanmış. Unutmadan, filmin 150 milyon dolarlık bütçeyle çekildiğini de ekleyelim.

5. Taxi Driver

Kült araba filmleri arasında bulunan 1976 yapımı Taxi Driver, suç ve dram ağırlıklı bir film. Zihinsel açıdan çok iyi durumda olmayan bir taksi şoförünün, sıra dışı olayların içine girmesini konu alan filmin başrolünde oynayan Robert De Niro, rolüne hazırlanmak için bir ay boyunca günde on beş saat süreyle sürücülük yapmış. 1.8 milyon dolarlık bütçeyle çekilen filmde De Niro’nun kullandığı taksi aracı ise 1967 model Checker Marathon.

6. Rush

Formula 1 yarışlarını yakından takip edenlerin hayranlıkla izleyecekleri 2013 yapımı Rush; aksiyon, dram ve biyografi türünde. 1970’lerdeki azılı iki rakip olan James Hunt ile Niki Lauda arasındaki çekişmeyi konu edinen filmin başrol oyuncularının gerçek Formula 1 araçlarını kullanmalarına izin verilmemiş. Bunun yerine Formula 3 araçlarına F1 görünümü kazandırılmış. Film, 38 milyon dolarlık bütçeyle çekilmiş.

7. Thelma & Louise

Suç, macera, dram türündeki 1991 yapımı filmin konusu, iki iyi arkadaşın suç nedeniyle polis tarafından aranmaları etrafında şekilleniyor. 16.5 milyon dolarlık bütçeyle çekilen filmde yoğun şekilde araba sahneleri var ve başrol oyuncularının kullandıkları araç 1966 model Ford Thunderbird.

8. The Fast and the Furious

Bir fenomene dönüşen ve her yeni filmiyle milyonlarca izleyiciyi sinemaya çekmeyi başaran araba filmleri serisinin 2001 çıkışlı ilk yapımı; aksiyon, macera ve gerilim türünde.

Birtakım suçları araştırmak üzere sivil polis olarak görev yapan Brian O’Conner rolündeki Paul Walker, kendini devasa bir çıkmazda bulur. Tamamen arabalar üzerine kurulu olan filmde 1500’den fazla araba kullanıldığını söylesek, galiba yeterli olacaktır. 38 milyon dolarlık bütçeyle hazırlanan filmin devam filmlerinin çekimleri devam ediyor

Social Share Buttons and Icons powered by Ultimatelysocial